Ercan Kesal, insanın kendisinden başkasını anlatmadığını belirtiyor ve kendi hikayesini fark edemeyen birisinin başka bir hikayenin parçası olamayacağını söylüyor. Kendi hikayesini anlatmanın önemini vurgulayan Kesal, bir oyuncu olarak ancak kendisi olduğunda başkasının hikayesine dahil olabileceğini belirtiyor. Oynadığı rollerde bile hep Ercan Kesal olarak kalacağını ifade ediyor.
Kesal, hikaye kavramıyla ilk olarak annesi aracılığıyla tanıştığını söylüyor. Annemin anlattığı hikayelerin gerçekliğe ulaşmasını sağladığını belirten Kesal, hikaye anlatmanın gerçekliği bozup yeniden kurmak anlamına geldiğini ifade ediyor. Çocukluğunda zor zamanlar geçirdiğini ve bu zorlukları aşmanın hikaye anlatarak mümkün olduğunu söylüyor.
Kesal’a göre, hikaye anlatmak varoluşsal sıkıntılarla baş etmenin bir yoludur. Ölümlü olduğumuz bilgisinin varoluşsal bir gerilim yarattığını belirten Kesal, hikaye anlatarak bu gerilimi azaltmanın mümkün olduğunu düşünüyor. Kendi hikayesini anlatmanın, sonraki nesillere büyük bir şans olduğunu ifade ediyor.
Usta yazar, yaşamında Mimar Sinan, Dostoyevski ve Kemal Tahir gibi isimlerin hikayelerinin mirasçısı olduğunu belirtiyor. Bu isimlerin hikayelerinin kendisini sakinleştirdiğini ve bir hafızanın parçası yaptığını dile getiriyor.
Söyleşi, yoğun ilgi gördü ve soru-cevaplarla sona erdi.