İsrail Ordusundaki “Vadedilmiş Topraklar” Peçleri Hakkında Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar’dan Değerlendirme
7 Ekim’den bu yana Gazze’de 42 bin Filistinliyi katleden İsrail ordusunda bazı askerlerin kollarına taktıkları “vadedilmiş toprakları” simgeleyen peçler tekrar gündemde. Bu peçlerle ilgili Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, konu hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Ağar, peçlerin ordu tarafından tüm birliklere dağıtılmadığını, askerlerin kendi isteğiyle bu peçleri takamayacaklarını ancak savaş ortamında birlik komutanlarının inisiyatifleriyle satın alınıp takılabildiğini belirtti. Bu inancın, İsrail’de tahrip edilmiş Tevrat’tan ve Talmud’dan etkilenen bazı çevrelerin kıyametçi bir dogma olduğunu vurgulayan Ağar, bu inancın altının boş olduğunu ve gerçekleştirilmesi imkansız olduğunu ifade etti.
Ağar, bu tür inançların İsrail için ve hedeflediği ülkeler için tehlikeli olabileceğini belirterek, İsrail’in derinliği olmayan bir ülke olduğunu ve bu dogmanın peşinden gidilmesi durumunda İsrail’in yok olabileceğini savundu. Ağar, “vadedilmiş topraklar” ile DAEŞ’in alanlarının örtüştüğüne dikkat çekti.
Vadedilmiş topraklar, Yahudilikte tanrı tarafından İbrahim ve soydaşlarına vadedilmiş bölge olarak kabul edilir. Tam sınırları belirsiz olsa da, İsrail ve Filistin topraklarını içine alan bölgenin “vadedilmiş topraklar” olduğuna inanılır. Günümüzde ise bu sınırlar, Mısır, Irak, İran, Lübnan, Suudi Arabistan, İran’ın bir bölümü ve Türkiye’nin güneyini kapsayacak şekilde gösterilmektedir.
Abdullah Ağar’ın değerlendirmeleri, İsrail ordusundaki bu peçlerin yarattığı tartışmaları daha da derinleştirmiştir. Bu tür kıyametçi inançların, bölgede barış ve istikrarı tehdit edebileceği endişelerini artırmaktadır.