ABD, 21. yüzyılın başında Orta Doğu’ya odaklanırken, Barack Obama’nın döneminde başlayan eksen değişikliği Donald Trump ile netleşti. Suriye gibi ülkelerde asker sayısını azaltıp Güney Asya’daki müttefikleriyle Çin’e karşı önlem almaya başlayan ABD, Orta Doğu’da boşluklar ve belirsizlikler yarattı. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla dengeler değişirken, ABD Avrupa’yı uluslararası ajandasının ilk sırasına yerleştirdi ve Kiev yönetimine milyarlarca dolarlık silah yardımı sağladı.

Güney Asya’da ise ABD, Çin’e karşı savunma kalkanı oluşturmak için çaba harcadı. Filipinler dahil olmak üzere Avustralya, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerle anlaşmalar yaparak Güney Çin Denizi çevresinde stratejik bir konum oluşturdu. Bu durum, ABD’nin bölgedeki varlığını güçlendirdi.

Öte yandan, ABD’nin en büyük rakipleri Çin ve Rusya arasındaki gerilim de artmaya başladı. Alaska yakınlarında ABD ve Kanada savaş uçaklarıyla Rus ve Çin bombardıman uçaklarının karşı karşıya gelmesi dikkat çekici bir gelişme oldu. Çin’in Alaska’ya yakın suları keşfetmeye başlaması ise endişe yaratmaktadır.

Son olarak, Çin’in yeni ve güçlü uçak gemisi Fujan’ı suya indirmesi, Pasifik’e olan hakimiyetini artırdı. ABD’nin endişeleri artarken, Çin ve ABD arasındaki gerilim tırmanmaya devam etmektedir. Ayrıca, ABD’ye ait bir uçağın Çin tarafından kesilmesi ve pilotların yaşadığı olaylar da tansiyonu yükseltti. Bu gelişmeler, süper güçler arasındaki rekabetin giderek arttığını göstermektedir.

Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir