İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 317 gündür devam ederken bölgede ateşkese yönelik diplomatik çabalar da sürüyor. Bu kapsamda ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken 7 Ekim’den bu yana 9. kez İsrail’i ziyaret etti. Ziyaretine ilişkin basın açıklaması yapan ABD’li bakan, “İsrail’in güvenliliğine bağlılığımızı yineliyoruz. 7 Ekim’den itibaren bunu pratik olarak uyguluyoruz. Bölgeye askeri varlığımızı kaydırdık. Bu varlık, tahrik değil bilakis caydırmak içindi. Eğer ki bir saldırı gerçekleşirse bunu önlemek için hazırız.” dedi.

YENİ TEKLİFİN İÇERİĞİNE İLİŞKİN DETAY YOK
Geçen hafta ABD Başkanı Joe Biden’ın Doha’da “aradaki boşlukları kapatacak” yeni bir teklif sunduğunu kaydeden Blinken, yeni teklifteki maddeleri açıklamadı. Gazze Şeridi’nde ateşkes ve esir takası müzakereleri için Mısır’ın başkenti Kahire’ye giden İsrailli heyetin, Gazze Şeridi ile Mısır sınırındaki Philadelphi Koridoru konusunda Hamas ile bir anlaşmaya varamadan Tel Aviv’e döndüğü belirtildi. Yedioth Ahronot gazetesinin haberine göre, İsrail dış istihbarat teşkilatı Mossad’ın Direktörü David Barnea ve iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet’in Başkanı Ronen Bar’ın yer almadığı İsrailli heyet ülkeye döndü.

ZİYARETİN İÇERİĞİ
Blinken’ın İsrail’e ziyaretinin önceden planlandığını fakat daha sonra iptal edildiğini hatırlatan DİPAM Başkanı Dr. Tolga Sakman, Blinken’ın bu ziyareti gerçekleştirmek zorunda kaldığını belirtti. Sakman’ın açıklamaları şöyle; Sonra yeniden bu ziyareti gerçekleştirmek zorunda kaldı. Bunun altında da zaten Netanyahu’yu bir şekilde ikna etme çabaları olduğunu biliyoruz. Çünkü Netanyahu bu kasım seçimine kadar biraz kafasına göre hareket edecek. İstediğini ABD’den alacağını biliyor. O yüzden seçime kadar demokratlar da bir başarı elde etmeye çalışıyor. Bir şekilde ateşkese ikna etmeye çalışıyorlar.

Bu ziyaretler önemli. Ama gelinen nokta aslında ABD için de başarı kabul edilebilecek bir yer değil. Zaten doğru şekilde planlanmış bir ateşkes de değil. O yüzden zaten Blinken da çok mutlu olarak bu ziyareti yapmıyor. İlan ettikleri zaten başarıymış gibi gösterdikleri İsrail’in Netanyahu’nun kabul ettiği ateşkes de zaten sürdürülebilir, gerçekçi ve ateşkesin sağlayacağı şartlar anlamında olumlu değil. Aslında şu an bu ziyaret ile bir şey pazarlamaya çalışıyorlar. Ama o pazarladıkları şeyin altı boş. Ateşkes dedikleri şeyin altı boş. Zaten Hamas tarafının da bunu kabul etmeyeceğini tahmin ediyoruz. O yüzden değişen bir şey olmayacak. Burada yine Amerika kendi istediği bir şeyi yaptıramamış konumuna düşüyor.

ZİYARETİN ZAMANLAMASI MANİDAR
Antony Blinken’ın İsrail’e yönelik daha önceki ziyaretlerinde eliboş döndüğünü belirten TEPAV Dış Politika Programı Direktörü ve eski diplomat Gülru Gezer, açılım ya da müzakere sürecine yönelik bir olumlu gelişme beklemediğini söyledi. Bölgenin çok gergin bir süreçten geçtiğini ifade eden Gezer şunları söyledi; Görünürde ABD’nin diplomatik olarak savaşın bölgeye yayılmaması konusunda yoğun bir şekilde İsrail’e, İran’a baskı uyguladığını anlıyoruz. Ben bu ziyaretin zamanlamasının manidar olduğunu değerlendiriyorum. Çünkü bir yandan da Demokrat Parti’nin Ulusal Kongresi düzenleniyor. Bu kongreye Filistin yanlısı gruplar protesto gösterileri yapmak için uzun zamandır hazırlanıyorlardı. Biden dün bir konuşma yaptı. Kongre binasında bulunan Filistin yanlıları arkalarını dönerek, bir takım dövizler açarak protesto ettiler. Bunun Blinken ziyaretinin pr çalışması olarak değerlendiriyorum.

İsrail ordusu, altı rehinenin cenazesini Gazze’den getirdiğini duyurdu. Savaşta 11. aya girildiğini hatırlatan İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Hazar Vural Jane de İsrail’in özellikle 30-31 Temmuz sonrasında yaptıklarına dikkat çekti. İsrail’in bölgede sinir uçlarıyla oynadığını ve var olan çatışmayı bir sonraki boyuta taşıma riskiyle karşı karşıya kaldığını belirten Jane şu ifadeleri kullandı; Bölgede İsrail dışındaki aktörlere bakıldığında savaşın genişletme ve yeni cepheler açma isteği hiç kimsede yok. Lübnan Hizbullah’ından Tahran’a kadar bunu bu şekilde okuyabiliriz. Fakat Netanyahu’nun ABD ziyaretinden dönmesi itibarıyla bölgede yaptığı birçok provoke edici eylemin sonuçlarının yansıdığını görüyoruz. Özellikle Haniye’nin Tahran’da öldürülmesi ve yapısı itibarıyla kongre konuşması, bu eylemlerle birlikte İsrail’in büyük ölçüde Orta Doğu’da, Gazze’de ateşkes gibi bir arzusu olmadığını açık bir şekilde bize gösteriyor.

Bölgenin silahlandığını ve ABD’nin ağustos ayı boyunca bölgeye ne kadar sert güçle, askerleriyle, teçhizatıyla geldiğini görüyoruz. Washington yönetimi İsrail’i korumak için hazır olduklarını söylüyor. İlginç bir şekilde de ABD, 15-16 Ağustos’u bir ateşkes görüşmesi olarak belirlemişti. Fakat Hamas buraya katılmayacağını açıkladıktan sonra ateşkesin ne kadar gerçekçi olduğu ve ne kadar olabilir tartışma konusu olmuştu. Eğer gerçekten ateşkes isteyen bir İsrail olsaydı bölgede bu kadar provoke edici bir eylemde bulunmazdı. Aslında 7 Ekim sonrasında İsrail, Gazze açısında askeri ve siyasi hedeflerini sıralıyor. Siyasi hedeflerinden bir tanesi Hamas’ı yok etmekti. Bunu başaramadı. İsrail’in gerçekten ateşkes istemediğini söylemlerinden de biliyoruz. Netanyahu, Hamas ile bir ateşkesin İsrail’in başarısızlığı olduğunu da söylemişti. Fakat ABD bir şeyler yapar gibi görünmeye çalışıyor. Ama açıklamalara baktığınızda ABD’nin olumlu bir tablo çizdiği ve bunda yanılsama içerisinde olduğunu söylediklerini görüyoruz.

Ateşkes görüşmelerinde anlaşmazlıklar var. Özellikle Refah Sınırı’nda Philadelphia Koridoru noktası, İsrail buradan ayrılmak istemiyor. Bu 14 km’lik stratejik alan açısından çok önemli. Ama esirlere dair de soru işaretleri var. Netanyahu’nun gündeminde esirler hiçbir zaman öncelik olmadı. Bunu da aslında söylemlerinden okuyoruz. Özellikle koridorun boşaltılması noktasında geri adım atmayacağını söylüyor. ‘Gerekirse esirler bile bu noktada ikinci sıraya düşer’ beyanları arasında. Washington-Tel Aviv hattında eylemsel ve söylemsel olarak Trump’tan da geldiği üzere bir toprak genişletme arzusu da var. İsrail bir beka sorunu yaşıyor.

Gazze açısından, insanlık açısından durum çok vahim noktada. Tabi İsrail bu ateşkes görüşmeleriyle zaman kazanmaya çalışıyor. ABD’de de bu noktada büyük ölçüde İsrail’in lehine olacak şekilde bu konuyu gündemde tutuyor. 2 gün devam eden görüşmeler Mısır’da tekrar devam edecek. Fakat Hizbullah Fuad Şükür, Tahran da Haniye’nin öldürülmesi noktasında bir cevap vereceklerini günlerdir tekrar ediyorlar. Fakat çok zor bir denklem. Özellikle diplomasinin 20 gündür işlemesi insanlık açısından büyük bir kazanım. Diplomasinin durduğu noktada şiddet artıyor ve savaşlar başlıyor.

Hiç kimse savaş istemiyor. Fakat İsrail’in eylemleri ve provokatif girişimleri bölgeyi sürekli çatışma altına alıyor. Fakat söylenildiği gibi Fuad Şükür’ün intikamı henüz alınmaya başlanmadı. İran açısından da zor bir denge. İsrail bir tarafta, ABD bir tarafta… 45 yıldır bir var oluş mücadelesi var. 45 yıldır silahlanma ve bugünlere hazırlanma noktası var.

Öte yandan İran’ın düşünmesi gereken bir de vatandaşları ve onların güvenliği var. İran’ın kendi sınırlarını ve vatandaşlarını tehlikeye atması olası değil. İran, İsrail’e cevap verdigi anda, orantısız bir güçle belki bir koalisyon tarafından hedef haline gelebileceğinin farkında.

Blinken’ın açıklamalarına baktığımızda bu ateşkesi ‘son şans’ olarak gösteriyor. Fakat Hamas ve İsrail’in ayrı noktalarda olduğu ve talepler noktasında birbirlerine uzak olduğunu söyleyebiliriz. Ateşkese sıcak bakan tarafın eylemleri bu şekilde olamaz. Dolayısıyla bölgede bir taraftan yaratılan bu güvenlik sorunları bir taraftan da diplomasiyi öne çıkarma birbiriyle açıkçası çelişen ifadeler.

Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir